BEYHUDE
Halihazırda bir aşk tutulması yaşanıyor. Çocuk eli değmemişçesine cennetin en diyâr köşelerinde bir yerde kalbini güçlendiriyordu elmayla. Yeşerdi gündüzün karanlığında. Güneş'i görmeyen uçsuz bucaksız maviliğinde, toz pembe umutlarını da beraberinde getirdi. Güneş'in ve yağmurun aynı anda senfonisiyle, binbir türlü renkleriyle kuşağını getirdi kapıya. Aralarında bulamadığın tek rengi onun gözlerinde bulmak kadar da özgündü. Hayallerini tek bir umuttan yana saklayan, avucu kadar dahi kalbi olmayan bir insan için de fazla aşıktı.
Peki, "Elma kalbi güçlendirir" derler. Neden diye hiç düşündünüz mü? Cennetten kovulan, henüz bir kalbi olmayan irade sahibi insanlar: Adem ile Havva'mız... Değer miydi elmaya, ortaya kalbini koymak için? Düşün! Kalbini oluşturan Allah'ın "Ol" deyince olması. Oldurmasının altında kalbini sana kullan diye vermesi hiç yanlış gelir mi fani kiracılara? Akıl: Ruhunda, bedeninde henüz kimilerince pek de doğru ifade edilemeyen bir tavırla "Bu benim kaderim mi?" demeli veya aklını kullanarak insancılığa bürünmüşçesine kendisi mi ilerlemeli? Topraktan yaratılmış ve toprağa basma ihtiyacı olan insan! Aklın için, kalbin için, toprağın üzerinde yeşeren bitkiler, ağaçlar ve elmalar için... Bugün veya yarın değil. Bir gün, elbet bir zamana kadar kök salabileceğiz bu fani evrene.
Özcan YILMAZ


